Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

git / Ruhi Konak

    git git çiçeklere su ver evde perdeleri arala… güneşi al salona koltukların yerini değiştir sehpadaki tozu gör… kıvırcık tüylere üfle halıları balkona çıkar teker teker kirini dünyaya silkele fayansları ov… tuz ruhuyla lavaboyu temizle kitapları indir raflardan… bazı sayfalarını gizle aldırma şairlerin söylediğine kalbini koy sevdiğin şiirlerin yerine git… kapıyı içeriden kilitle tembellik et  istersen… kimseyi dinleme şiir çöz matematik defterinde …yer kalmadı kalabalığımda ahh! yalnızlığımı bozacaksın… öyle bakma! 

Boş Özne Dolu Nesne / Ruhi Konak / Lakin Yayınları / Basın Bülteni

Modernizme ve rasyonalizme aba üstünden sopa sallayan düşünürlerin ruhlarını, isimlerine kelime aralarında yer vererek şenlendiren, minyatür özelinde geleneksel sanatların, Türkiye’ye özgü modernizm ve rasyonalizmle yaşadığı sorunlu diyaloğu gözler önüne seren Ruhi Konak’ın bu çalışması, alanında önemli bir boşluğu doldurmayı amaçlıyor. Boşluğu; klişeden icazet almadan, entelektüel gevezelik tuzağına düşmeden, akademik kolaycılığa ve işgüzarlığa bel bağlamadan dolduran Boş Özne Dolu Nesne; sadece modernizm ve rasyonalizmden değil, gelenekten, minyatür özelinde geleneksel sanatlardan söz açıldığında, ifrat ile tefrit arasında gidip gelenlere, mutedil olmadan kavramların içinin doldurmamalarını öneriyor. Öneriye kulak verenlere, sadece teorik değil, şiirin yan rolde sırasını beklemediği kurgusal bir metinle eşlik edeceğini söylemeden edemiyor. Hakikiliğin ve samimiliğin şairlerinden Edip Cansever’in karanfilinin kokusunu içine sindiren bu itiraf, “elden ele”, diyar diyar dol...

Tanpınar’ı Sevmek? / Mehmet Akif ERTAŞ / Lakin Yayınları / Basın Bülteni

Tanpınar’ı Sevmek?, içeriğinden önce kapağındaki Analiz vurgusuyla dikkati çeken bir çalışma. Deneme, inceleme, araştırma gibi terimler varken, niçin özellikle Analiz, kapakta arzıendam ediyor? Çünkü bu çalışmasıyla birlikte üçüncü kitabına imzasını atan Mehmet Akif Ertaş, Türkiye dışında miadı yıllar önce dolan eleştirinin, Türkiye’de de artık tozlu rafa kaldırılması ve oradan indirilmemesi gerektiği düşüncesiyle cümlelerini kurdu ve kurmaya devam ediyor. Analizi, psikanalitikşizonaliz terimini çağrıştırmak için kullanan Ertaş, adından da anlaşılacağı üzere, Tanpınar’ı sevmek fiilini sorguluyor ancak sadece bu fiili sorgulamakla kalmıyor. Sorgusuna, miadını eleştiri gibi doldurması ve tozlu rafa kaldırılması gerektiğini düşündüğü Edebiyat Tarihi’ni ve ona tutunarak bugünlere gelen Hayatı, Sanatı, Eserleri klişesini de dâhil ediyor. Zira sözü edilen başlığın ve klişenin, edebiyatçıyı itibarsızlaştırmakla birlikte, hakikaten okur olmak isteyen okurla edebiyatçı arasına aşılma...

tuz / Ruhi Konak

                                                                                   KALBİMİN DİKİŞİ AÇILDIĞINDA… ses değil o… çığlık değil geceye kan düşmesi… KIYAMET KOPTU BOŞLUĞUNDA sözü ele yapışmış geçmiş zamandır… çünkü ACILAR KAPANIR GÖĞSÜNE ESKİ ŞARKILAR HER ÇALDIĞINDA çığlık değil o…  isyan değil ince hastalık halk arasında BU YARA BANA SENDEN BULAŞTI SONRA KABUK TUTMADI BİR DAHA… DİNMEDİ SIZISI… KANA KARIŞTI isyan değil o… direniş değil şarapnel kesiği şah damarımda aşk tazeler her şeyi …baştan alır insan mutsuzluğu da KESKİN BIÇAKLARA TOPLANMAZ KAN TAŞAR… DOKUNDUĞUNDA elini çek ey!  TUZ DÖKTÜM YARAMA

Altüst Etmeyi Önemseyen Bir Edebiyatın İz Sürücüsü: Raymond Queneau / Mehmet Akif ERTAŞ

Kan basınçları “Sürrealizm” sayesinde doruktan doruk beğenen birçok isim, dilin yapısını altüst ederek kendilerini kabul ettirmişlerdir.   1903-1976 yılları arasında yaşayan  Raymond   Quen e au  ise  bu fiilin alanını, karamsarlığını ve ölüm saplantısını sırra kadem bastırmak amacıyla genişletmiş bir edebiyatçıdır.   Le  Havre ,  Seine-Martime’de  dünyaya gelen ,   Sorbonne  Üniversitesi’nde felsefe okuyan, Latince ve Yunancayı bu eğitim ve öğretim k urumuna girmeden öğrenen  Quen e au , karamsarlığın üstüne alaycılığı, ölüm saplantısının üstüne de yaşama tutkusunu boca etmeye başladığı yıllarda; George  Perec ,  Jacques   Roubeau ,  İtalo   Calvino  gibi isimlerin başını çektiği “ oulipo ” akımının değirmenine su taşıyarak  kendisine  özgü  söylemini geliştirmiştir.   Türkçeye “potansiyel edebiyatın ışığı” olarak çevrilebilecek olan  “ l’ouvroir  ...