Ana içeriğe atla

Mezar Mektupları / Yasemin EGE



Bana şarkılardan bahset
Çeşme başlarında doldurulmayı bekleyen kirli maşrapalardan
Çınar kovuklarına bırakılan mektuplardan
Eline el değmemiş ellerin kumar masalarındaki çevikliğinden…
İnandıkça bereket tanrıçasına tanrı elini üzerimizden çekti
Kim bilir hangi devrin sanat akımında kıvranıyor büyümeden önce dinlediğim son ninni.
“Delirtmeyin beni delirecek kadar değil aklım“ diyecek oluyorum sokak çaycısına,
Hayallerimi tırmalıyor bir kedi,
Selam duruyor bakıcısına basit bir göz manzarası,
 Klişe bir duvar resmini andırıyor deniz,
Anılarını bağlamış ayağına atlıyor ölümü  kurtuluş sanan bir keriz.
Hâlbuki ölmek…
Ben öldüm, bilirim;  sırtında taşıdı insanlar beni sonra birden,  bıraktılar
 O gündür mahpusum.
Nasılda özletti kendini kerata kim bilir kaç yaşına bastı
Ben bilmem unuttum saati yılları…
Son içtiğim kahvede bıraktım kırk yıllık hatrı
Sahi hatırlar mısın?
Hatırlamazsın ama unutursun sen, hep unutmuşsundur yağmur getiren bulutları, gitmediğin ülkelerin ismini birde şekersiz içtiğimi çayı.
Bana bu kadar veda sana bu kadar acı yetmeli
Bana o şarkıdan bahset
O dağdaki evi, Moğolistan kokulu bebeği birde baktıkça yandığım o mavi gözlü devi.
Selam et kuşlara, yarasaların da selamı var.
Canın çekerse çık gel buralar hep ölü, son yaşamayı da koyuyorum zarfa, sana bahar gerek bana sen.
Gelirken sarı güller getirmeyi unutma.
Unut- ma  …Umut ha…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gülten Akın’ın “Sonra İşte Yaşlandım”ı üzerinden: Susku / Fatih Çodur

“Bir roman kadar uzun bu tümce, -sonra işte yaşlandım…”  Gülten Akın, “Sonra İşte Yaşlandım” kitabına yukarıdaki dizelerle başlıyor. Yani “kısa şiir/...”lerin “bir’incisiyle. Öyle gözüküyor ki bu sesli ifade (sonra işte yaşlandım), daha en baştan kitabın bütününde kullanılacak yöntemin sunumunu yapıyor okuyucuya. “Sizlere birkaç tümcelik adımlarla, çok bir yol aldıracağım” deniliyor. Çok sesli ifadelerle birer monolog-şiiryaratılacak kanısı veriliyor. Elbette konu bütünlüğünün bozulmaması için şu açıklamayı yapmamız gerekir. Şiirin başlı başına bir monolog olduğu düşünülebilir. Onun, bir dışa vurumdan farklı olarak, bir iç konuşma olduğu gerçekliği yadsınamaz. Fakat kendi havzasında oluşturduğu özgün dil nedeniyle monolog’dan semantik bakımdan da ayrılır. Bundan dolayı, kitaptaki bu yaklaşım biçimini şöyle ifade etmemiz daha doğru olacaktır:  Yazıda “sonra işte yaşlandım” dize’sinin, ‘dizecik’ kelimesiyle ifadelendirilmesinin sebebi, kitaptaki “kısa şiir/…”leri ...

2. MİNYATÜR ÇALIŞTAYI YİRMİ SANATÇININ KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ…

   2. MİNYATÜR ÇALIŞTAYI YİRMİ SANATÇININ KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ… Sanatçıçalışıyor tarafında düzenlenen 2. Minyatür Çalıştayı, Kocaeli Karamürsel ve Yalova Altınova’da yirmi sanatçının katılımı ile gerçekleştirildi. Kastamonu Üniversitesi Kültür Sanat Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen çalıştay, Doç. Ruhi Konak başkanlığında projelendirilerek gerçekleştirildi.             22 Ağustos 2002 pazartesi günü saat 09.00’da Karamürsel Öğretmenevi etkinlik salonunda başlayan çalıştay, aynı gün 18.00’da Yalova Elgelsiz Sanat Galesi’nde açılışı Vali Muammer Erol, Emniyet Müdürü Göksel Topaloğlu ve İl Kültür Müdürü Şeref Tali’nin katılımıyla yapılan ‘Işılay Konak Kişisel Restorasyon Sergisi’ ve ‘Mine Dilber Kişisel Tezhip Sergisi’ ile devam etti. 23 Ağustos 2002 tarihlerinde Karamürsel Öğretmen evinde devam eden çalıştay 24 Ağustos 2022 çarşamba günü Altınova Belediyesi Hersek Lagünü Kuş Gözlemevi’nde gerçekleştirildi. Sabah Gözlem...

Güzelliği Bağışlayan / Damla Nur AKKİRPİ

Bağışlayın, benim de güzelliğim var. Beni koruyan peygamberin omzuna yaslanıp zamanı seyrediyorum. Tam da bu zamanlar kadınlık çağım görmediğiniz, ışıklı suda bekleyen o çocukları ben doğuracağım. Bağışlayın ama benim de güzelliğim var. Çocukluğumdan attığınız top canımı kırdı, Bana bir can borcunuz var. Gerekirse toplayın pılımı pırtımı başka şehire gönderin beni. Can kırıkları olmayan bir şehire, kanımdan kesik götüreceğim. Ben ki bir peygamber ümmetiyim, benim en korunaklı yanım peygamberim. İnanmayacaksınız ama benim de güzelliğim var. Ellerimde açan deniz, çiçeklerden erken getiriyor baharı. Ben şimdi bir doğu, bir batı kanadıyım yaşamın. Dünyanın yuvarlak oluşundan evrilen, harita kadar derin bir noktayım peygamberlerin yüzünde. Bağışlayın, benim de güzelliğim var. Şu çirkin yağmurunu sileyim gözlerimin bir de bana öyle bakın, peygamber gözüyle. Dudaklarımdaki ilahiyi sessizliğimden tadın. Bağışlayın, bağışlayın ama benim de ...