Ana içeriğe atla

Sezer Cihaner Keser'in Simurg Sergisi Hakkında Birkaç Söz / Ruhi KONAK



Masal, insanoğlunun iç dünyasındaki sığınaktır. Orada eşi bulunmaz fantazya ve devinimle yaşam süren binlerce bilgi ülkesi vardır. Bu ülkelerin kralları bilgelikleri ile meşhur olmakla beraber zaman ve mekân tanımaksızın yaşamanın içinde ve dışında, altında ve üstünde söz sahibidir. Bu hakikat bir tarafa, sözü başka türlü anlayıp içerdeki evreni mitoloji ya da güncel anlamıyla hastalık olarak gören modern insana göre bu tür bir gerçeklik varsayım dâhilinde değildir. Çünkü bu söylentiler birer mit olmaktan öteye gitmeyen düşsel kurgulardır. Bu yönde bir yorum deneysel aklın eleştirisi olması bakımından makul ve bir o kadarda ispatlanmıştır. Fakat düşsel gerçeklik, akıl kurallarını alt üst eden bir yapıdır.

Hangi noktadan itiraz edilirse edilsin düş olmadan yaşam, madde olarak duyumsanmanın dışına çıkamaz. İnsanoğlu farkında olmadan hayal, hülya, tefekkür, rüya, masal gibi düşünce formlarını icat ederek yaşamın illüzyon yoluyla farklı şekillerde algılanabileceğine ilişkin fikir üretir. Bu sebepten belki de her masal bir teori ve bu yöndeki her teori bir aydınlanmadır.

Simurg, bu aydınlanmayı kullanarak dış dünyaya sızmış bilge kraldır. Onun varlığında masal insanın kendisini bulduğu içtir. Ve orada masalı dileyen insan değildir, insanı dileyen masaldır.

Sözün noksan, gürültünün fazla olduğu dünyaya bir eleştiri getirebilmek elbette Simurg’a ulaştığımız aynaya yönelmekle mümkündür. Zira modern dünyada gerçeklik manipüle edilmiş popüler kadrajdır.  Hakikat ise masalsı bağlantıların arka planıdır.

Sezer Cihaner Keser dünyanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine farkındalık önerisiyle ortak bir amaca sahip insanlar adına, Simurg isimli sergisiyle ayna tutuyor bize. Aynanın kimde veya nerede olduğunu önemsemeden, iç ülkesindeki hakiki görüntüyü bize yansıtan sanatçı, gerçekçilik bariyeriyle engellenen hakikati sanatın diliyle çağrıştırmaya uğraşıyor: Ahşap, tüy ve metal malzeme kullanarak yarattığı eserlerinde, malzeme bakımından yeraltı, yer ve yerüstü formlarını sentezliyor.

Biçimin, malzemenin kavramsal arka planı ile desteklendiği bu eserler, doğal belleğin kültürel dizayn ile engellendiğine dikkat çekmesi bakımından önem arz etmektedir. Sanatçı, yer, yeraltı ve yerüstü alanların sentez piramidi olan yaşamın güncel halinde, içsel olanın tuzağa düşürüldüğünü dışa vuruyor. Bu nedenle Simurg sergisi, içsel ve masum olanın ötelendiğini anlatmak üzere sanatseverlere sunulmuş bir farkındalık çağrısıdır.

Dünyanın neresinde ve ne şekilde bulunursak bulunalım masallardaki kadar hür olmaya ihtiyaç duyuyoruz. Tüketerek tükendiğimiz bu çağda, iç dünyamızın Simurg’a açılan kapılarında imdat diye haykıran mazluma, mülteciye merhaba!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gülten Akın’ın “Sonra İşte Yaşlandım”ı üzerinden: Susku / Fatih Çodur

“Bir roman kadar uzun bu tümce, -sonra işte yaşlandım…”  Gülten Akın, “Sonra İşte Yaşlandım” kitabına yukarıdaki dizelerle başlıyor. Yani “kısa şiir/...”lerin “bir’incisiyle. Öyle gözüküyor ki bu sesli ifade (sonra işte yaşlandım), daha en baştan kitabın bütününde kullanılacak yöntemin sunumunu yapıyor okuyucuya. “Sizlere birkaç tümcelik adımlarla, çok bir yol aldıracağım” deniliyor. Çok sesli ifadelerle birer monolog-şiiryaratılacak kanısı veriliyor. Elbette konu bütünlüğünün bozulmaması için şu açıklamayı yapmamız gerekir. Şiirin başlı başına bir monolog olduğu düşünülebilir. Onun, bir dışa vurumdan farklı olarak, bir iç konuşma olduğu gerçekliği yadsınamaz. Fakat kendi havzasında oluşturduğu özgün dil nedeniyle monolog’dan semantik bakımdan da ayrılır. Bundan dolayı, kitaptaki bu yaklaşım biçimini şöyle ifade etmemiz daha doğru olacaktır:  Yazıda “sonra işte yaşlandım” dize’sinin, ‘dizecik’ kelimesiyle ifadelendirilmesinin sebebi, kitaptaki “kısa şiir/…”leri ...

2. MİNYATÜR ÇALIŞTAYI YİRMİ SANATÇININ KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ…

   2. MİNYATÜR ÇALIŞTAYI YİRMİ SANATÇININ KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ… Sanatçıçalışıyor tarafında düzenlenen 2. Minyatür Çalıştayı, Kocaeli Karamürsel ve Yalova Altınova’da yirmi sanatçının katılımı ile gerçekleştirildi. Kastamonu Üniversitesi Kültür Sanat Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen çalıştay, Doç. Ruhi Konak başkanlığında projelendirilerek gerçekleştirildi.             22 Ağustos 2002 pazartesi günü saat 09.00’da Karamürsel Öğretmenevi etkinlik salonunda başlayan çalıştay, aynı gün 18.00’da Yalova Elgelsiz Sanat Galesi’nde açılışı Vali Muammer Erol, Emniyet Müdürü Göksel Topaloğlu ve İl Kültür Müdürü Şeref Tali’nin katılımıyla yapılan ‘Işılay Konak Kişisel Restorasyon Sergisi’ ve ‘Mine Dilber Kişisel Tezhip Sergisi’ ile devam etti. 23 Ağustos 2002 tarihlerinde Karamürsel Öğretmen evinde devam eden çalıştay 24 Ağustos 2022 çarşamba günü Altınova Belediyesi Hersek Lagünü Kuş Gözlemevi’nde gerçekleştirildi. Sabah Gözlem...

Güzelliği Bağışlayan / Damla Nur AKKİRPİ

Bağışlayın, benim de güzelliğim var. Beni koruyan peygamberin omzuna yaslanıp zamanı seyrediyorum. Tam da bu zamanlar kadınlık çağım görmediğiniz, ışıklı suda bekleyen o çocukları ben doğuracağım. Bağışlayın ama benim de güzelliğim var. Çocukluğumdan attığınız top canımı kırdı, Bana bir can borcunuz var. Gerekirse toplayın pılımı pırtımı başka şehire gönderin beni. Can kırıkları olmayan bir şehire, kanımdan kesik götüreceğim. Ben ki bir peygamber ümmetiyim, benim en korunaklı yanım peygamberim. İnanmayacaksınız ama benim de güzelliğim var. Ellerimde açan deniz, çiçeklerden erken getiriyor baharı. Ben şimdi bir doğu, bir batı kanadıyım yaşamın. Dünyanın yuvarlak oluşundan evrilen, harita kadar derin bir noktayım peygamberlerin yüzünde. Bağışlayın, benim de güzelliğim var. Şu çirkin yağmurunu sileyim gözlerimin bir de bana öyle bakın, peygamber gözüyle. Dudaklarımdaki ilahiyi sessizliğimden tadın. Bağışlayın, bağışlayın ama benim de ...