Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bünyamin / Ruhi KONAK

                                                             Züleyha C. İçin   seni kuyuya çağırdığımda… gök indi bulutlar ortada kaldı öyle… bir ah çırptı gözlerimi kör oldum.   sen bu yaradan çıkamazsın dedim bünyamin içine oyduğun mezar örtüyor çünkü göğünü ey diyemezsin işte.. ah diyemezsin bulamazsın yönünü   sen bu çölün yüzüsün bünyamin gülümseme bir daha… göğe bakma çağırma… çağrılma şu kanlı gömleği verme babana… kendine sakla içime zehirden bir kale kurdum da çıkmadım dışarıya bir daha bakmadım kimseye… görmedim sormadım hatta insan ne yapar diye isyandan sonra   ne derin kuyuymuş bu dedim bünyamin hüznün boy veriyor boşlukta ka...

Denize Karşı / Çetin ALPAGUT

Denize karşı denize Bağır bağır bağır Sesin en uzağa, Derine, Gittiği yere. İnsansın Gemiler bile martılara kardeş olurken Ve kuşlar birbiririne çarpmıyorken Son hızla uçarken, sevin. Suya çarpan rüzgarın sana bir sözü var, bir tek sana. İnsansın, Dalgalar bir yongayı alıp gövdenden Başka bir gövdeye taşırken Islak saçlarınla sevin. İnsansın, En sevmenin en çok sevmenin tek sevmenin ustasıyken, Alıp başını gitmekle hünerliyken Sevilmediğin bir kentten. sevin. İnsansın kardeşimsin Benim ellerim sesimsin Bir kitap, bir şiir, bir şarkı, bir aşık ve durmadan yenilenen bir armağanken, sevin. Denize karşı denize Bağır bağır bağır Sesin en uzağa Derine Çok derine En derine gittiği yere...bağır

Güzelliği Bağışlayan / Damla Nur AKKİRPİ

Bağışlayın, benim de güzelliğim var. Beni koruyan peygamberin omzuna yaslanıp zamanı seyrediyorum. Tam da bu zamanlar kadınlık çağım görmediğiniz, ışıklı suda bekleyen o çocukları ben doğuracağım. Bağışlayın ama benim de güzelliğim var. Çocukluğumdan attığınız top canımı kırdı, Bana bir can borcunuz var. Gerekirse toplayın pılımı pırtımı başka şehire gönderin beni. Can kırıkları olmayan bir şehire, kanımdan kesik götüreceğim. Ben ki bir peygamber ümmetiyim, benim en korunaklı yanım peygamberim. İnanmayacaksınız ama benim de güzelliğim var. Ellerimde açan deniz, çiçeklerden erken getiriyor baharı. Ben şimdi bir doğu, bir batı kanadıyım yaşamın. Dünyanın yuvarlak oluşundan evrilen, harita kadar derin bir noktayım peygamberlerin yüzünde. Bağışlayın, benim de güzelliğim var. Şu çirkin yağmurunu sileyim gözlerimin bir de bana öyle bakın, peygamber gözüyle. Dudaklarımdaki ilahiyi sessizliğimden tadın. Bağışlayın, bağışlayın ama benim de ...

Mezar Mektupları / Yasemin EGE

Bana şarkılardan bahset Çeşme başlarında doldurulmayı bekleyen kirli maşrapalardan Çınar kovuklarına bırakılan mektuplardan Eline el değmemiş ellerin kumar masalarındaki çevikliğinden… İnandıkça bereket tanrıçasına tanrı elini üzerimizden çekti Kim bilir hangi devrin sanat akımında kıvranıyor büyümeden önce dinlediğim son ninni. “Delirtmeyin beni delirecek kadar değil aklım“ diyecek oluyorum sokak çaycısına, Hayallerimi tırmalıyor bir kedi, Selam duruyor bakıcısına basit bir göz manzarası,   Klişe bir duvar resmini andırıyor deniz, Anılarını bağlamış ayağına atlıyor ölümü   kurtuluş sanan bir keriz. Hâlbuki ölmek… Ben öldüm, bilirim;   sırtında taşıdı insanlar beni sonra birden,   bıraktılar   O gündür mahpusum. Nasılda özletti kendini kerata kim bilir kaç yaşına bastı Ben bilmem unuttum saati yılları… Son içtiğim kahvede bıraktım kırk yıllık hatrı Sahi hatırlar mısın? Hatırlamazsın ama unutursun sen, hep unutmuşsundur yağm...

Taze Yol / Emre AY

  dalgın izler bırakaraktan renkli yoldan uzaklaşıyorum düş yanıklarıyla elden anılar birikmiş saçlarımda dudaklarımda pasertesi bir yığın sözcük sığındığım yalnızlık kaçma sebebimdi ceketimi ben asıyordum nasıl olsa ve ceketimi ben asacağım kolaysa   sabahın ağzından duymak günaydını notasına eksik basılmış bir nakarat tadı giyindiğim yüz henüz hazır değil gezdirdiğim mısranın işgaline vitrinler ışıklar kaldırımlar sahi nasıl ağırlar yeni bir imgeyi kendisine de gizleyeni sokağın ağzında ve koynunda söyleyemediğim kelime beni dinler gece gündüz ben yokken gece gündüz sigara gibi tutturmuşken kalemi elime zaman ağır ama hüzün dörtnala sanki yeni doğmuş telaş birkaç gün boyunda daha duvara döktüm içimi yüzüne döktüğüm gibi karşılıksız kalmadı yüzün gibi ellerim kırılmalar icat etmek benimkisi durmadan sözle beslerken boşluğu kendimi taşırmak kendimden uçurum denilince akla duruşun geliyor uzakl...